İşletme Yönetimi

İşletme Yönetimi

1) Çevresel değişmeler çok süratlidir ve bu değişimler beraberinde gelişme ve büyüme fırsatları getirdiği gibi, mevcut faaliyetleri kısıtlama, sınırlama ve tehlikeye sokma gibi güçlükleri de taşırlar.

2) Sistematik biçimde çevresel analizler ve teşhisler yapan işletmeler bu fonksiyonu yapmayanlara oranla daha etkindirler. Çünkü, çevresel analizler stratejist ve planlamacılara fırsatları önceden öğrenme ve uygun stratejik seçimlerde bulunma ve planlama sağlayacaktır.

https://www.canvaril.com.tr/varil/sac-bidon/
Ayrıca, işletmeler bu faaliyetleri sayesinde bir erken uyarı sistemi geliştirecekler, tehlikeleri zamanında önleyecek veya tehlikeyi işletmenin avantajına çevirecek stratejiler geliştirebileceklerdir.
3) Sistematik bir çevresel araştırma ve teşhis sistemine sahip olmayan işletmeler zaman baskısı nedeniyle çevresel değişimlere hiç de uygun olmayan seçimlere yönelebilirler. Çevresel analiz ve tanılara ilişkin bilgilerin sayısı azaldıkça işletmenin etkinliğinde önemli düşüşler yaşanabilmektedir.
Gelecek belirsizdir. Gelecekteki bütün değişim ve gelişmeler tahmin edilemezler: ancak çevresel faktörlerin gelişme yönü ve izlenmesi sonucu bunlardan bazılarının isabetle tahmin edilebilirler. Böylece belirsizlikler önemli ölçüde azaltılmakta ve yöneticilerin kararları etkinleştirilmektedir. Yöneticilerin tahmin edilemediğinden dolayı kontrol altına alamadıkları az sayıdaki çevresel değişken için zaman baskısı ve stres önemli ölçüde azaltılmış olmaktadır.

Hızlı Kargo

Devlet ve yerel yönetimler işletmelerin faaliyetleri üzerine gittikçe artan bir biçimde etki yapmaktadırlar. Örneğin devlet eşit istihdam koşulları sağlamak için kuruluş yeri tayini, organize sanayi bölgeleri ve teşvik tedbirleri, iş güvenliği, taksitli veya indirimli satışlar, çevre bozulması ve kirlenmesi, gürültü kontrolü ile yapılacak reklam ve duyuruların cinsine kadar birçok konularda kanun, kararname ve yönetmelikler çıkararak doğrudan faaliyetleri üzerinde etkili olabilmektedir.
Hükümet ve devletin faaliyetleri, işletmenin stratejik seçimleri üzerinde de etkili olmakta, işletmenin imkan ve fırsatlarını veya tehlikelerini bazen her ikisini de artırıcı etki yapmaktadır.
İşletmenin imkan ve fırsatlarını artırıcı düzenlemeler;
Hükümetler, bazı firmaların ve endüstrilerin yaşaması ve gelişmesi için parasal destekler veya yardımlar yapabilir. Bu yardımlar vergi indirimleri sağlamak, personel eğitim masraflarını kısmen veya tamamen karşılamak, iflasa giden işletmelerin hisselerini almak veya kredi sağlamak suretiyle kurtarma şeklinde olabilir.
Devlet, yabancı malların rekabeti karşısında yerli üreticileri koruyabilir. Bu amaçla ithalat kısıtlamaları, gümrük vergileri ve anti damping tedbirleri getirebilir.
Hükümet politikaları işletmeler için yeni fırsatlar ve yeni işlerin artmasında önderlik edebilir. Örneğin hükümet, bir iş alanında sahip olduğu tekelleri kaldırarak veya işleri kısıtlayan bir yasayı değiştirerek, işletmelere yeni iş imkan ve fırsatlar tanıyabilir.

Stratejik seçimleri sınırlandıran veya yasaklayan bazı düzenlemeler ;
Antitröst kanunlarla, işletmeler arası birleşmeler veya pazar kartelleriyle oluşan sun’i tekeller devlet tarafından yasaklanabilir.
Bazı yatırım alanlarında sermaye miktarlarını artırarak veya bazı bölgelerde kurulacak şube ve büroların sayılarını sınırlayarak, reklam ve benzeri tutundurma çabalarını kısıtlayarak stratejik seçimleri önemli oranda etkileyebilir.
Devlet, bazı endüstri alanlarına girerek işletmelere rakip olup pazarı paylaşabilir.
İthalat rejimini kolaylaştırıp gümrükleri azaltarak iç pazarları dış rekabete açabilir.
İhracattan vergi indirimlerini ve teşvikleri azaltarak dış pazarların cazibesini azaltabilir.

YENİLENMİŞ VARİL

Talebi Etkileyen Birincil Faktörler
1. Nüfus miktarında meydana gelen değişmeler, ürün veya hizmetler için olan talebi de değiştirmektedir. Çünkü, ürün ve hizmetleri satın alacak az sayıda insanın olması talebin de azalması anlamına gelecektir.
Bu durum işletmenin yerleşim stratejisini etkilemektedir. İşletmeler, nüfus artışının hızlı olduğu bölgeleri severler ve faaliyetlerini bu bölgelere kaydırırlar. Bu nedenle, işletmeler, önce pazar stratejileri ile dağıtım teşkilatlarını yoğun nüfus artışı ve yerleşim bölgelerine yöneltirler.
Daha sonra, bunlara üretim üniteleri veya fabrikalarını da kurarak toplam stratejilerini değiştirirler.
Gelişmiş ülkelerin uluslararası alanlara açılarak gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerine girmek istemelerinin nedenini faaliyetlerini genişletmek isteyen işletmelerin baskılarında aramak gerekir. Bu politika, önce gelişmekte olan ülkelerin liberal ekonomi politikası izlemeleri daha sonra da gelişmiş ülkelerin önce pazar faaliyetlerini, daha sonra da ülke riski düşük ise üretim ünitelerini (fabrikalarını) bu ülkelere kurmaları sonucunu doğurmaktadır.

https://www.canvaril.com.tr/varil/siyah-ibc-tank/

Talebi Etkileyen Birincil Faktörler
2. Nüfus piramidinin değişmesi, ölüm yaşının yükselmesi, Doğum oranları azalırken, artan toplum sağlığı tedbirleri nedeniyle yaşlıların oranları artıyorsa, bu takdirde gençlere hitap eden endüstrilerin faaliyetleri azalan talep nedeniyle daralmakta ve işletmeler arasında ise rekabet şiddetlenmektedir. Öte yandan, yaşlı nüfusa hitap eden endüstrilerin faaliyetlerinde canlanma göze çarpmaktadır.
3. Nüfusun gelir dağılımı, Bir ülkede veya dünyanın bazı bölgelerinde toplam milli gelirin büyük bir kısmı az sayıda kalburüstü ve zengin insanların elindeyse ve nüfusun büyük bir çoğunluğu düşük gelir seviyesine sahipse, zenginlere hitap eden az sayıdaki endüstriler büyük gelişme potansiyeli gösterecekler, ancak orta ve düşük gelir gruplarının talepleri azalacağı için birçok endüstrinin faaliyetleri tehlikeye düşecektir.
Sosyal huzursuzlukların artmaması, tüm endüstrilerin talep seviyesinin tehlikeye düşmemesi için alt, orta ve üst gelir grupları arasındaki farklılıkların çok yüksek olmaması gerekir.

İşletmede halihazırda kullanılan tüm üretim faktörlerinin bulunabilir olması ile maliyetleri önemlidir. Ayrıca mevcut ürün ve hizmetlerimize ikame olabilecek yeni ürün ve hizmetlerin üretim faktörlerindeki ve teknolojilerindeki değişikliklerle de ilgilenecektir. Hammadde, yardımcı malzeme, yan mamul temini ve tedarik imkanları ile maliyeti işletme ile satıcılar arasındaki güç ilişkilerine bağlıdır.
Satıcılar serbest rekabet içindeyse; piyasa kontrol gücü alıcı firmalarda,
Satıcılar monopol veya oligopol ise piyasa kontrol gücü satıcılardadır.
Alıcının gücü arttıkça tedarik maliyetleri düşmektedir. Bu nedenle, alıcı endüstrilerin kendi arasında anlaşıp birlik kurmaları halinde ya da önemli bazı alıcıların geriye doğru entegrasyona gitmesi durumunda alış maliyetleri önemli oranda azalacaktır.

İşletme, koşullar ve olanaklar elverdiği ölçüde faaliyetlerini genişletme amacıyla yabancı sermaye kaynaklarına başvurarak borçlanma yoluna gidebilir.
Eğer, sermaye maliyetini oluşturan faiz haddi ve komisyonların oranları işletmenin karlılık oranının altında ise, işletme stratejik avantajları değerlendirmek için borçlanmaktan çekinmeyecektir.
İşletmenin borç aldığı fonların maliyetini etkileyen önemli husus, devletin para ve kredi politikasıdır. Piyasada faizler yüksek ise, bu konuda bankalar arasında da rekabet varsa toplanan fonların işletmelere kredi olarak kiralanması maliyetli olmaktadır.
İşletmenin bulunduğu endüstrinin gelişmesi ve büyümesi arzu ediliyorsa, piyasa koşullarının dışında özel borçlanma koşulları uygulanabilir, böylece sermaye maliyeti önemli ölçüde azalabilir. Ayrıca devlet vergi borçlarını geç tahsil etme, alacaklarını faizsiz erteleme yoluna giderek, bazı alanlarda, stratejik büyüme olanaklarını yükseltebilir.

https://www.canvaril.com.tr/varil/tapali-sac-varil-fiyatlari/

Sendikalar, özellikle işletmenin direkt işgücü maliyetleri üzerinde etkili olarak işletmenin rekabet avantajını önemli oranda etkileyebilmektedir. Ancak, işgücüne sağlanan motive edici faktörler verimliliği yükseltirse durum işletmenin lehine çevrilebilir.
Sendika ile işletme arasındaki ilişkiler çatışmalı bir şekilde kurulmuş ise, işletme bu endüstride ve bu sendikal koşullar içinde büyüme ve gelişme stratejileri izlemek yerine mevcut varlıkları çalıştırma veya faaliyetlerini daraltma stratejileri izleyebilir.
Sendika ile işletme arasındaki ilişkiler karşılıklı anlayış ve birbirlerinin haklarına saygı biçiminde kurulmuşsa bu amaçla işgücü ve sendikalar yönetime katılma biçiminde işletmenin amaçlarına katkıda bulunacak şekilde işbirliğine aktif olarak katılıyorlarsa, işletme büyüme ve gelişme stratejilerini diğer stratejik seçimlere tercih edecektir.

https://www.falconlojistik.com/almanya-hizli-lojistik/
“Rekabet doğrudan doğruya veya dolaylı olarak işletmenin pazarlarına mal veya hizmet sunmaya çalışan işletmelerin faaliyetlerinin bütünüdür«
Giriş hakkı; bazı yatırım alanlarına girmek, diğer işletmeler için yüklü bir başlangıç yatırımını gerektirebilir. Metalurji sanayii, dökme demir ve çelik endüstrisi gibi.
Dış koruma; fikir, icat ve teknik buluşların bir endüstriyel ve ticari hak olarak kanunlarla korunmasıdır. Bu takdirde elde edilen hak sayesinde aynı tekniğe dayanarak üretim yapma yolu, işletmenin rakiplerine kapanmış olur.
Ayrıca, gümrük kanunları ve yönetmelikleriyle milli yerli sanayinin dış rekabete karşı korunması da dış korumaya girer.
Yararlanılabilir pazar kısmı; mevcut ve elde edilebilir Pazar payıdır.
Sektördeki karların gelişme durumu; karı yatırılmış sermaye oranının bir endüstri sektöründen diğer endüstri sektörüne ve hatta yıldan yıla, birçok nedenlere dayanarak değişikliğe uğraması, rekabet seviyesini etkileyen önemli bir hususu oluşturmaktadır.
Zayıf sektör karları işletmenin müstakbel rakipleri için cesaret kırıcı olabilir.
Pazarın durumu; birkaç büyük rakibin bulunduğu bir Pazar (oligopol) içinde mi; yoksa birçok küçük boyutta işletmenin bulunduğu tam rekabet koşullarına yakın bir pazar içinde mi; faaliyette bulunuyoruz?
Oligopol piyasasında güçlü rekabete direniş göstermek oldukça zordur.
Küçük boyutta birçok işletmelerin bulunduğu tam rekabetin koşullarına yakın piyasalarda ise, piyasaya giriş ve çıkışlar oldukça serbesttir.
Karma piyasa koşullarında, eğer işletme birkaç iri boyuttaki firmalar ölçüsünde onların pazarlarında rekabet etmek istiyorsa, oligopolistik analize gidilir. Eğer küçük boyutlu ise, uyma esnekliği ve yapı hafifliği göz önüne getirilerek tam rekabet koşullarına yakın bir analiz yapmak daha uygun olacaktır.
Gelişmenin genel eğilimi; Pazar, rakipler ve işletmenin genel değişimlerinin analizi.

Porter, bir endüstrinin analizini beş ana değişkeni alıp çeşitli özelliklerini inceleyerek yapılabileceğini göstermektedir. Bu analiz aynı zamanda bir endüstriye girme kararının verilmesi bakımından da önem arz etmektedir.
Endüstri Analizinin 5 temel değişkeni şunlardır:
Endüstride satıcıların (tedarikçilerin) pazarlık gücü,
Endüstride alıcıların (müşterilerin) pazarlık gücü
İkame endüstrilerinin o endüstri üzerindeki tehdit ve tehlikeleri
Endüstriye yeni giren firmaların yarattığı tehdit ve tehlikeler
Endüstride mevcut olan rakipler arasındaki rekabetin şiddeti

Satıcıların Gücünün Belirleyicileri:
1. Girdileri farklılaştırma; firmalar endüstride rekabet avantajı, kazanmak için gerektiğinde ucuz, gerektiğinde de nihai mamulü rakiplerin mal ve hizmetlerinden farklı ve ayrıcalıklı kılacak girdilere ihtiyaç duyulabilmektedirler. Bu niteliğe sahip olan ve firmalara bu taleplerini karşılayacak esnekliği gösterebilen tedarikçilerin pazarlık güçleri daha yüksek olmaktadır.
2. Satıcıları değiştirme maliyetleri, Piyasada satıcı çoksa satıcıların gücü düşük, satıcı azsa satıcıların gücü yüksek olacaktır. 3. İkame girdilerinin mevcudiyeti: Satıcıların mallarını ikame edebilecek firmaların varlığı satıcıların gücünü azaltır. 4. Satıcılar arasında anlaşma ve kaynaşma: Böyle bir imkan varsa satıcıların gücü artacak, girdi maiyeti yükselecektir. 5. Satın alınacak girdi hacminin önemi: Miktar arttıkça satıcının gücü azalır. 6. Endüstride toplam alımların göreceli maliyeti: Toptan alımlar piyasadaki girdi miktarını azaltacaksa satıcılar girdi fiyatlarını artırarak güçlerini artırabilir. 7. Girdilerin maliyetlere ve farklılaştırmaya etkisi: Girdiler, kalite ve maliyete etki ediyorsa alıcı firmalar satıcılara sadık kalacaktır. Bu durum satıcıların gücünü artırır. 8. Endüstride ileriye doğru entegrasyon tehlikesine bağlı olarak geriye doğru entegrasyon tehlikesi olması: en büyük tehlikelerden birisi de endüstride tedarikçilerin müşterilerinin piyasasına girerek endüstride var olan rekabeti şiddetlendirmeleridir. Buna karşılık endüstrideki firmaların da kolayca geriye doğru entegrasyona yönelerek tedarikçi piyasalarına girmesi satıcıların hem pazarlık gücünü azaltabilir ve hem de tehdit kaynağı oluşturabilir. Böyle bir tehdidin daima var olması satıcıları ödün vermeye yönelten önemli bir konu olmaktadır. Ancak tedarikçilerin de ileriye doğru entegrasyona kolayca yönelebilecekleri ihtimali her iki gücün dengelenmesi açısından önemlidir.

Alıcıların Gücünün Belirleyicileri:
1) Firmalar arası anlaşmalar karşısında alıcılar arası anlaşmalar; bazı endüstrilerde firmaların rekabeti azaltmak için fiyat ve üretim bakımından anlaşmalara yöneldikleri bilinen bir gerçektir. Buna karşılık duyarlı ve bilinçli müşterilerin karşı harekete geçerek bu firmaların mallarını boykot ettikleri ve karşı bir güç olarak alıcı birliklerin oluşturmaya yöneldikleri görülmektedir. Alıcıların kendi aralarında anlaşarak karşı güç oluşturmaları durumunda pazarlık güçlerinin artacağı doğaldır.
2) Alınan malın miktarı; bilinen diğer bir husus da normal olarak alım hacminin artması, müşterinin pazarlık gücünü yükselten bir etmen olmaktadır. Arzı kıt olan mallarda bu durum tersi bir etki yapmakta ve pazarlık gücünü olumsuz etkileyebilmektedir.
3) Alıcının firma değiştirme maliyetleri; alıcılar firmalarını değiştirdikleri takdirde kalite, teslim zamanı, taşıma ve teslim koşulları bakımından olumsuz etkilenebiliyorlarsa (bazı endüstrilerde bu durum çok önemlidir) alıcı firmayı değiştirme riskini göze alamaz ve pazarlık gücü azalmış olur.

Alıcıların Gücünün Belirleyicileri:
4) Alıcıların piyasa ve diğer firmalar hakkında bilgi düzeyleri; alıcıların endüstri piyasası hakkında ve endüstride üretim yapan firmalar, fiyatları, kapasiteleri, ürün kaliteleri açısından sahip oldukları bilgiler onların pazarlık güçlerini artıran önemli bir araçtır.
5) Alıcıların geriye doğru entegrasyon yeteneğinin olması; alıcıların kolayca önemli bir engele rastlamadan endüstriye girerek ihtiyaç duydukları mal veya hizmetleri kendilerinin üretip gereksinmelerini giderme olanaklarının olması onların pazarlık güçlerini artırıcı önemli bir etmen olmaktadır.
6) İkame mallarının iyi bir duruma gelmesi; bir endüstride ikame malları varsa alıcıların pazarlık gücü artmaktadır.
7) Toplu alımların fiyatı; alıcılar toplu alımlar söz konusu olduğunda bunu fiyatları düşürtmek için bir pazarlık unsuru olarak kullanmaktadırlar. Çünkü toplu satımlar firmalar için pazarlama maliyetlerini azaltmak açısından önemli bir fırsattır.
8) Ürün farklılıkları; ürünlerde meydana gelen ayrıcalıklar fiyatlar üzerinde de farklılıklara neden olmaktadır. Kalite, tasarım, moda, desen, sağlamlık vb. gibi nedenler fiyatlar üzerinde artış eğilimi oluşturmakta ve alıcının klasik veya alışılmış ürünlerden vazgeçmesi ve değişiklik istemesi halinde pazarlık gücünün de zayıflamasına neden olmaktadır. Bu durum onun ürün bedelini daha fazla ödemesine yol açmaktadır.

Alıcıların Gücünün Belirleyicileri:
9) Marka kimliği; alıcıların belirli ve tanınmış veya tutunmuş markalara olan bağlılıkları onların pazarlık gücünü zayıflatmakta ve daha fazla bedel ödemeye mahkum olmalarına neden olmaktadır.
10) Kalite imajının etkisi; Kaliteli ürün üreten firmalar daima daha yüksek rekabet avantajına sahiptirler. Kalite imajı firmaları alıcılar karşısında daha güçlü bir fiyat pazarlığına yöneltmektedir.
11) Alıcı kar ve çıkarları; alıcı kar ve çıkarları söz konusu olduğunda alıcılar fiyata karşı daha hassas olmakta ve pazarda daha düşük maliyetli olan mal ve hizmetleri titizlikle araştırmakta ve alımlarını ona göre yapmaktadırlar. Alıcı bu plandan hareketle pazarlık gücünü geliştirici yönde davranmakta ve fiyata duyarlılığını ortaya koymaktadır.
12) Karar verenlerin teşvikleri; fiyatlama kararını verenlerin alıcıları teşvik için sağladıkları her türlü hediyeli veya hediye çekilişli satışların alıcılar üzerindeki etkileri çok önemlidir. Alıcıların bu gibi teşvikler karşısında pazarlık güçlerinin zayıflayacağı ve belirlenen fiyatı kabul edeceklerini söyleyebiliriz.

İkame Endüstrilerinin ve Onların Ürettikleri Ürün veya Hizmetin Tehlikesi
1. İkame ürünlerinin fiyat üstünlükleri; ikame ürünler fiyat bakımından daha iyi ise alıcılar ikame ürünlerini tercih edeceğinden endüstri için önemli bir tehlike kaynağı oluştururlar.
2. Değiştirme maliyeti; alıcılar ikame ürünlerinin çeşitli nitelikleri açısından cazip hale gelmeleri karşısında kolayca bu ürüne kayabiliyorsa endüstri için önemli bir tehdit ve tehlike kaynağı oluşturacaktır. Aksine eğer ikame ürünlere geçmenin bir bedeli varsa, yani bir takım zarar ve maliyetlere katlanmak söz konusu ise alıcılar ikame ürünlere kaymaktan vazgeçecekleri için ikame endüstrilerin rekabete etkisi daha az olacaktır.
3. Alıcıların ikame ürünlere eğilimi; ikame endüstrisinin çekiciliğinin artması, ürünlerin piyasada moda olması ve alıcıların ilgisini çekmesi, bu ürünlere olan müşteri eğilimini artırmaktadır. Bu durumda endüstride talepte bir azalma meydana geleceğinden rakipler arasında rekabet şiddetlenecektir.
Endüstriye Yeni Giren Firmaların Yarattığı Tehlikeler ve Karşılaştıkları Giriş Engelleri
1) Ölçek ekonomisi: Endüstrinin ölçeği yeni başlayan bir firmanın başlangıç maliyetlerinin düşük olacağı düzeyde ise rekabet şiddetlenir.
2)Ürün farklılıklarına sahip olma: Endüstride ürün farklılaştırma yoksa ve yeni girenlerin bu imkanı varsa rekabet şiddetlenir.
3) Marka belirginliği ve kimliği: Endüstride markalaşma varsa yeni giren rekabeti şiddetlendiremez.
4) Ürün değiştirme maliyetleri: Yeni girenler ikame mal üretebiliyor ise rekabet şiddetlenir.
5) Sermaye ihtiyaçları: Yeni girenlerin yüksek miktarda sermayeye ihtiyacı yoksa rekabet şiddetlenir.
6) Dağıtım kanallarına giriş:  endüstride dağıtım kanallarına kolayca girebiliyorlarsa tehdit ve tehlikeleri daha fazla olacaktır.
7) Mutlak maliyet avantajları: Halihazırda üretim yapan firmalar, yeni firmalardan işi bilme, girdilere kolayca ulaşabilme ve ürünü müşterinin isteğine göre tasarlama açısından üstündür. Bu rekabeti azaltır.
8) Hükümet politikaları: Hükümet endüstriye girişleri kısıtlarsa rekabet azalır, teşvik ederse çoğalır.
9) Misilleme yapma beklentisi: Özellikle endüstriye yeni girecek firmalar, o endüstrideki halihazır firmaların kendilerine karşı sahip oldukları mutlak rekabet üstünlükleri ile fiyat düşürme vs. nedeniyle
Endüstride Rakipler arası Rekabetin Şiddetini Belirleyen Etmenler
1)Endüstri büyümesi; Bir endüstri hızla büyüyor ise o endüstride firmaları birbirine düşürecek bir durum henüz olmamıştır. Ancak hızlı büyüyen endüstriler yeni giren firmaların sayısını artırıcı bir etki yaparlar. Ancak büyüme yavaşlar veya durursa endüstride firmalar arası çatışmalar o derecede artacak ve büyümeyi öngören firmalar rakiplerinin Pazar paylarına göz koyacaklardır. Küçülen endüstrilerde güçlü firmalar zayıf ve orta derecede kuvveti olanların üzerine gideceğinden rekabet şiddetlenecektir. Ancak bu durumda endüstriden ayrılan firmaların sayısı da artacaktır.
2) Endüstrideki firma sayısı ve bu firmaların büyüklük bakımından dengelenmiş olması; endüstri de firma sayısı çok ve bunlar büyüklük bakımından aşağı yukarı aynı düzeyde bulunuyorlarsa bu firmalar şiddetli rekabet halinde birbirlerini fazla etkilemeyeceklerinden rekabet şiddeti az olacaktır. Firma sayısı fazla ve bunlar irili ufaklı farklı büyüklükte ve heterojen özellik arz ediyorsa rekabetin şiddeti de o ölçüde fazla olabilecektir.
3) Yüksek sabit giderler ve yüksek depolama maliyetleri; sabit giderlerin yüksek olması firmaları ortalama maliyet düzeylerini minimuma indirme gayretine sokup üretimi artırmaya yöneltecektir. Eğer artan üretimi depolamanın maliyeti de yüksek ise firmalar bunları depoda tutmak yerine pazarlama yolunu tercih edeceklerdir. Bu takdirde endüstride rekabetin şiddeti artmış olacaktır. Aksi hallerde rekabet şiddetli olmayacaktır.

Endüstride Rakipler arası Rekabetin Şiddetini Belirleyen Etmenler
4) Endüstride farklı ve ayrıcalıklı ürün üreten firma sayısının azlığı; firmaların birbirine benzeyen homojen ürünler üretmeleri rekabeti şiddetlendiren bir husus olacaktır. Aksine farklı ve ayrıcalıklı ürünlerin müşterileri de farklı olacağından firmaların birbirleri ile rekabetini azaltacak her firma kendi müşteri dilimine hitap eden firmalara rekabeti tercih edecektir.
5) Marka belirginliği ve kimliği; rekabet eden firmaların müşterileri nezdinde marka imajına sahip olmaları ve müşterilerin markaya sadakati adeta ayrıcalıklı ürün etkisi yaratarak rekabet şiddetini azaltıcı etki yapmaktadır. Marka imajı ve kimliğinin az olduğu endüstri veya sektörlerde rekabet daha şiddetli olmaktadır.
6) İlave kapasite artışının ölçek ekonomisi açısından mümkün olması ve firmaların sürekli olmayan ama belli zamanlarda kapasite üstü çalışmaları; da rekabeti şiddetlendirir ve rakipleri kızdırarak atağa kalkmalarına neden olabilir.
7) Değiştirme maliyetleri; müşterilerin endüstride kolayca başka firmaların ürünlerine yönelmeleri ve onları da gerektiğinde alabilmeleri ve bu değiştirmenin kendileri açısından herhangi bir maliyete veya güçlüğe neden olmaması rekabet şiddetinin artmasına ve rakipler arası müşteri kapma yarışlarının çoğalmasına neden olabilir.
Endüstride Rakipler arası Rekabetin Şiddetini Belirleyen Etmenler
8) Rakipler arasında anlaşma ve ittifakların olması; fiyatlar ve üretim miktarları arasında dengelerin oluşmasına katkıda bulunacaktır. Bu takdirde özellikle birkaç firmanın rekabet ettiği oligopol piyasalarında rekabet etmektense pazarı paylaşma yolu tercih edilecek ve rekabetin şiddeti azalacaktır.
9) Endüstrilerde bilgisel karmaşıklık; bu durum alıcıların mallar, bunların fiyatları, kaliteleri çeşitli bakımlardan özellikle konusunda yeterli bilgilere sahip olmamaları, rakiplerin de diğer rakipler hakkında yeterli ve gerçek bilgilere sahip olamamaları rekabetin şiddetini azaltıcı bir etki yapacaktır.
10) Rakiplerin kökleri, kültürleri, stratejileri bakımından çok çeşitli olması; rekabetin şiddetini artıracaktır. Çünkü firmaların birbirleri ile anlaşabilmeleri zor olacak, çeşitli bakımlardan birbirlerine ters düşebileceklerdir. Benzer kök, kültür ve stratejilere sahip firmaların aralarında anlaşabilme, uzlaşmacı bir denge oluşturma ve bunu koruyabilme yetenekleri daha fazla olacaktır.
11) Şirket riskleri; bir endüstride teknolojik üstünlük ve ürün çeşitliliği bakımından yüksek prim yapan firmalar güçlüdür ve bunu devam ettirmeyi düşünürler. Bu gibi hallerde diğer rakipler daima bu nitelikteki firmalardan çekinirler ve bunlara karşı tedbirler alarak harekete geçerler. Bu durum rakipler arası rekabetin şiddetlenmesine neden olmaktadır.
12) Çıkış engelleri; rekabet eden firmaların bir endüstriden ayrılmamalarına neden olan maddi, psikolojik ve sosyal engelleri varsa, ayrılmak yerine sonuna kadar o endüstride kalıp mücadeleye devam kararı verebilirler. Bu takdirde rekabetin şiddeti de fazla olacaktır. Örneğin, yüksek tutarlarda sabit sermaye yatırımlarının olması maddi olarak endüstriden çekilmeyi engelleyen en önemli etkendir.

İşletme stratejisinin tayini ile sorumlu olan yöneticiler, yakın ve genel çevre faktörlerinin analizinden çıkarılan imkan ve fırsatları işletmelerinin güçlü ve zayıf yönleri ile karşılaştırmak suretiyle, stratejik alternatifler arasından seçim yapmaktadırlar.
İşletmenin güçlü ve zayıf yönleri, o sektördeki rakiplere nazaran işletmenin elinde bulundurduğu rekabet avantajları ile dezavantajlarının tespitine ilişkin analizlerle ölçülebilmektedir.
Yani güçlü olma, işletmenin bir faaliyeti o sektördeki mevcut ve potansiyel rakiplerine göre daha iyi yapabilecek kuvvette olmasıdır. Zayıf olma ise, işletmenin bir şeyi mevcut ve potansiyel rakiplerinden daha yetersiz biçimde yapabilme niteliğinde bulunmasıdır.

Üretim ve Tedarik Faktörlerinin Analizi:
Üretim araç ve teçhizatı tam kapasite ile etkin biçimde kullanılmakta mıdır?
Üretim biriminin aynı bina içinde rasyonel biçimde çalışması olanaklı mıdır?
Bu sorulara verilecek cevaplar işletmenin hangi bakımlardan güçlü hangi yönlerden zayıf olduğu konusunda önemli ipuçları verebilecektir. Ayrıca,
Rakiplerimizden daha düşük maliyetlerde üretimde bulunabiliyor muyuz?
İşletmeyi daha iyi şekilde ve onların yapamadığı şeyleri zamanında ve yerinde yaparak çalıştırabiliyor muyuz?
Rakiplerin elde edemediği hammadde ve yarı mamulleri temin etme yeteneğine sahip miyiz? Bu amaçla satıcılarla iyi ilişkiler kurabiliyor muyuz?
Bu sorulara cevaplar evet ise, işletme rakiplerine nazaran tedarik ve üretim faaliyetlerinde stratejik avantajlara sahiptir.

Endüstri İlişkileri ve Personel Yönetimi Faktörlerinin Analizi
Para ve maddi üretim araçlarının yanı sıra beşeri faktörlerin de işletme değerlemede göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Firmanın rekabet üstünlüğü için kaliteli İK politikalarına ihtiyaç vardır.
Bazı işletmeler yüksek kaliteli ve çok verimli ve sadık personel ve yöneticileri işe alır ve çalıştırırlar. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde IBM, General Electric ve Texas Instruments gibi işletmeler bu konuda isim yapmışlardır. Bu personel tüm işletme fonksiyonları ile ilgili kararları aldıkça bu işletme için yaşamsal bir avantaj olabilmektedir.
Ayrıca, güçlü sendikal faaliyetlerin olduğu endüstri alanlarında çalışan firmaların stratejik bir dezavantaja sahip olduğu söylenebilir. Bu durum hem grev ve lokavt riskini arttırmakta hem de direkt işçilik maliyetlerinin artışına neden olmaktadır.

Belçika Hızlı Lojistik

Fırsat, herhangi bir faaliyet için elverişli zaman ve diğer şartların oluşması anlamına gelmektedir. Çevresel gelişmelerin fırsat olarak değerlendirilebilmesi için, bugünkü durumdan farklı bir alternatif olması, bugünkünden daha çekici olması ve kuruluşun ortaya çıkan yeni durumu değerlendirecek yeteneğinin olması gerekir.

Şimdi Arayınız
7 / 24 WhatsApp Yaz